Avcının biri bir gün avda, bir ayı gördü. Hiçbir şeyin farkında olmayan ayı, avcının tam üzerine doğru geliyordu. Avcı, nişan almaya çalışırken ayının sektiğini fark etti. Zor yürüyordu hayvancağız. Yaralı bir ayıyı vurmak istemedi avcı. Tüfeğini yere bırakıp yanına doğru gitti. Hayvancağız o kadar acı çekiyordu ki, kaçmaya bile çalışmadı. …
Ormanlar kralı aslan, bir gün karın ağrısından kıvranmaya başladı. Bunu duyan hayvanlar toplanıp aslanın inine koştu… Geçmiş olsun dileklerini ilettiler ona. Aslan, baktı ki gelenlerin arasında tilki yok. Canı sıkıldı bu işe. “Tilki neden gelmedi, bileniniz var mı aranızda?” diye sordu. Kurt hemen öne çıkarak, “Efendim, siz de bilirsiniz, tilki …
Nasıl olmuşsa olmuş, tilkinin dalgınlığına gelmiş, düşmüş bir kuyuya. Kuyu, dizlerine kadar su dolu. Sıçrayıp çıkamamış dışarı. Kara kara ne yapacağını düşünürken, birden kuyunun başında bir keçi belirmiş. Sakalları uzamış yaşlı keçi, kuyudaki tilkiyi görünce, “Ne yapıyorsun orada?” diye sormuş. “Su içiyorum,” demiş tilki, laf olsun diye. Sakallı keçi atılmış …
Tilki, yengeç ve kaplumbağa… Bir gün anlaşıp çiftçilik yapmaya karar verirler. Uzun araştırmalardan sonra dağın eteğinde verimli bir tarla bulup işlemeye başlarlar. Daha birinci gün, kendini dünyanın en akıllısı sanan tilki, “Durun,” der, “siz tarlayı işlerken ben de şu dağa dayanayım da yıkılıp ekinimizi berbat etmesin.” Gider, dağda bir kayaya …
Bir oduncu gün boyu çalışmış, odun kesmiş ormanda. Dönüş yolunu tuttuğunda bakmış ki çok yorgun, “Dur,” demiş, “şu ağacın altında biraz dinleneyim.” Sırtını dev bir ahlat ağacına verip oturmuş. Tam gözlerini kapatacakken, biraz ötesine pattt demiş, bir şey düşmüş ağaçtan. Yaklaşıp bakmış oduncu. Bir ahlat… “Dur şunu ağzıma atayım,” …
Bir kış günü, adamın acilen paraya ihtiyacı olur. Yakınlarına, dostlarına başvurur, ama kimseden ihtiyacı olan parayı alamaz. Sonunda meyve bahçesini satılığa çıkarır adam. Bir alıcı çıkar karşısına, bahçeyi görmeye giderler birlikte. Ağaçları yapraksız, çıplak görünce bahçeyi beğenmez alıcı, vazgeçer almaktan. Bahar gelir sonunda… Bahçe almak isteyen adam, devam eder araştırmasına. …
İki fare arkadaş olmuşlar: Biri şehir faresi, diğeri tarla faresi. Şehir faresi, tarla faresini yemeğe davet etmiş bir gün… O güne kadar evinin bulunduğu tarladan dışarı hiç çıkmamış olan tarla faresi duraklamış önce. Şehir faresi çok ısrar edince kabul etmiş önerisini. Davet günü gelince, yoldan geçmekte olan bir kamyonetin arkasına …
Eski zamanın birinde bir ağa, adamlarından birine çok kızar. Giysilerini çıkarttırıp bir direğe bağlar onu. Üstüne de pekmez döktürür. “Bir gün böyle bekleyecek,” deyip gider. Pekmezi fark eden arı ve sinekler hücum eder adamın üstüne. Vücudunda gezinmeye, konup kalkmaya başlarlar. Olanları gören bir yardımsever yaklaşır adamın yanına. Eliyle arı ve …
Ormanda odun toplayan bir oduncu, annesini kaybetmiş bir ayı yavrusu görür. Aç, susuz yavruyu atar heybesine, evine götürür. Suyunu verir, karnını doyurur. Zamanla büyür yavru. Gücü artar, pençeleri sertleşir. Elinde olmadan sağa sola zarar vermeye başlar. Oduncu, genç ayıyı bir zincirle bağlayıp, pazara götürür. Bir alıcı ilgilenir ayıyla. Zincirinden …
Bir zamanlar Şam’da yaşayan beylerden birinin güzel sesli bir kölesi varmış. Bey, bu kölesini ne zaman alışverişe gönderse mutlaka geç dönermiş. Çünkü onun güzel sesine bayılan çarşı esnafı, kolundan bacağından tutar, zorla şarkı, türkü okuttururmuş. Günlerden bir gün Bey, bir testi alması için kölesini yine çarşıya göndermiş. Yolda onu tanıyanlar, …