Genç, güçlü, çevik bir at varmış… Arabayı öyle güçlü çekermiş ki, diğer bütün atları geride bırakırmış. Gün gelmiş yaşlanmış, ne uçsuz bucaksız ovalarda dörtnala koşabiliyor ne de arabayı eskisi gibi rahat çekebiliyormuş. istediği verimi alamayan sahibi, sonunda bir değirmenciye satmış yaşlı atı. Değirmenci de götürüp değirmende bir çarka bağlamış onu, …
Hazreti Davud’un oğlu Süleyman Mısır’dan Fırat’a kadar uzanan geniş bir alanda kırk yıl hükümranlık yaptı. Halk tarafından sevilmesine rağmen çeşitli saray oyunları sonucunda tahtından indirilip hapsedildi. Bunu duyan halk sokaklara döküldü. Onu tahtından indirenler, halkı yatıştırmayı başaramayınca yalana başvurup, Süleyman’ın tahtta olduğunu söylediler. Halk buna inanmadı. Darbeciler bunun üzerine zindanda …
Tilkinin iyi tarafına denk gelmiş bir gün, leyleği yemeğe çağırmış. Çağırmış ama cimriliği tutmuş öte yandan. Misafir çağırdığı leyleğe nasıl az yemek yediririm, diye düşünmüş, düşünmüş. Sonunda dümdüz bir tabağın içine, bir kaşık çorba dökmüş, sulu mu sulu… Leylek o uzun gagasıyla, değil içmek, gagasının ucunu bile ıslatamıyormuş. Çaresizce bakınca …
Bir kış günü yoldan geçmekte olan bir delikanlı, biraz ötede, üç adamın dar; ama derin bir çukur açmakta olduklarını görür. Çukurun derinliği ve darlığı dikkatini çeker. “Ne yapıyorsunuz?” diye sorar merakla. Toprağı kazanlardan biri, “Caminin minaresi gece çalınmasın diye ona kılıf hazırlıyoruz,” der. Birkaç gün sonra, sisin yoğun olduğu bir …
Komşu kadınlar kendi aralarında toplanmış, konuşuyorlarmış. İçlerinde, kendini beğenmiş çok övüngen biri varmış. Söz dönüp dolaşıp yemek yapmaya gelince, bu kadın almış sözü, sonunu getirmek bilmemiş: Ben şöyle pilav pişiririm, böyle pilav pişiririm, benim pilavımın üstüne pilav yoktur… Dinleyenlerden biri dayanamamış sonunda, kadının sözünü keserek, “Komşu, komşu! Lafla pilav pişerse, …
İstanbul’da yaşayan Edirneli Aksi Yusuf, peynir işiyle uğraşırdı. Trakya’dan aldığı peynirlerin bir kısmını İstanbul’da satar, bir kısmını da deniz yolu ile İzmir’e gönderirdi. Eli sıkıydı. Taşımacıların paralarını geç ödemek için bin dereden su getirdiği için adı, Aksi Yusuf’a çıkmıştı. Onu tanıyan gemiciler, İzmir’e hareket etmeden önce, paralarının hiç değilse bir …
Ormanların kralı aslansa, gözü kara yiğidi de kurtmuş. Kimse onunla boy ölçüşmeye kalkmazmış pek. Onu gören, uzaktan selam verip, sıvışırmış hemen oradan.Hele köpekler, kurt yaklaştığı zaman köye, hemen toplanıp havlayarak sahiplerini uyandırmaya çalışırlarmış. Kendileri çıkmak istemezlermiş kurdun karş’sına. Gün gelmiş, kurt kocamış. Sert bakışları yumuşamış, keskin dişleri dökülmüş. Tüyleri keçeleşmiş. …
Çobanın bir gün kasabada işi çıkar. Sürüsünü birine emanet etmesi gerek… Arar sorar kimseyi bulamaz, sürüsüne bakacak. Sonunda, günlerdir çevresinde dolaşıp duran kurdu çağırır yanma. “Ben sizin soyunuzu bilirim, kurt kardeş,” der. “Sizin soyunuzdan bir köpeğim vardı; mertti, yiğitti… Sen de öylesindir. Benim birkaç saatliğine kasabaya inmem gerekiyor. Sürüye göz …
İki fakir balıkçı sabah erken saatte balığa çıkar. Oraya ağ atarlar, buraya ağ atarlar. Öğle saati olur, bir tek balık bile yakalayamazlar. Kısmetsizliklerine üzülüp kara kara düşünürlerken… İçlerinden biri, “Nedir bu başımıza gelen,” deyip kürekleri öfkeyle çekmeye başlar. O sırada büyük bir palamut, kendisini kovalayan daha büyük bir balıktan kurtulmaya …
Birkaç arkadaş pazarcılık yapar; köy köy dolaşıp tencere, tava satarak ekmeklerini kazanırlarmış. Bir gün, bir köyden çıkıp daha uzaktaki bir köye doğru yol alırlarken, bulutlar toplanmaya, gökyüzü kararmaya başlamış. “Eyvah,” demişler, “yağmura yakalanacağız galiba!” Adımlarını sıklaştırıp hızla yol alırken, bir köylüyle karşılaşınca, “Bu yakınlarda bir köy var mı acaba? Hava …
Tencere ile çömlek bir mutfakta karşılaşıp arkadaş olurlar. Bir süre sohbet ettikten sonra tencere, “Gel, beraber gezelim,” der. Çömlek, bir tencereye bakar, bir de kendine: O çeliktir, kendisi toprak! Birlikte gezmeye çıkmanın sayısız tehlikesi vardır. “Dışarısı benim için tehlikelerle dolu, bir taşa filan çarparım sonra,” diye isteksizliğini belirtir. “Merak etme,” …
Adam, iki kilo ciğer almış kasaptan; getirip vermiş evin hanımına. Evin hanımı tam ciğeri pişirmeye hazırlanırken, komşusunun sesini duymuş. “Huuu, biraz bana bakar mısın?” diyormuş komşusu. Ciğeri bir cam kaba koyup yüksek bir rafa kaldıran evin hanımı, hemen dışarıya, komşusuna koşmuş. Yoldan geçen bir kedi, çok geçmeden almış ciğerin kokusunu. …