ATA SÖZÜ

Avcının biri bir gün avda, bir ayı gördü. Hiçbir şeyin farkında olmayan ayı, avcının tam üzerine doğru geliyordu. Avcı, nişan almaya çalışırken ayının sektiğini fark etti. Zor yürüyordu hayvancağız. Yaralı bir ayıyı vurmak istemedi avcı. Tüfeğini yere bırakıp yanına doğru gitti. Hayvancağız o kadar acı çekiyordu ki, kaçmaya bile çalışmadı. Tersine, ön ayaklarından birini havaya kaldırıp avcıya doğru uzattı. Avcı, uzatılan ayağı avucuna alıp baktı. Ayağın tam ortasına, koca bir diken batmıştı. Dikeni ucunda tutup bir çekişte çıkarttı. Çıkan dikenin yerinden kan fışkırırken, ayı bayılmıştı.
Torbasından temiz bir bez parçası çıkaran avcı, ayının ayağını sardı, kanı durdurdu.

O günden sonra avcı ne zaman ormana gitse ayının hemen yakınında belirdiğini gördü. Yanında ya da arkasında ona eşlik ediyordu. Dost olmuşlardı.

Bir gün, uzun süre av peşinde koşan avcı dinlenmek için bir ağaca sırtını verip oturunca, ayı ortadan kayboldu. Biraz sonra geri geldiğinde pençesinde bir petek bal vardı. Avcı keyifle yedi balı. Uyudu.

O uyuyunca, sinekler avcının bal bulaşığı dudaklarına konup kalkmaya başladı. Avcının, uykusunun arasında eliyle sinekleri kovalamaya çalıştığını gören ayı, gidip bir dal parçası buldu.

Dalı sallayarak sinekleri kovaladı. Biraz sonra sinekler adamın yüzüne yeniden kondu. Ayı, bir kere daha kovaladı onları. Biraz sonra sinekler yeniden gelince ayı kızdı.

Elindeki dalı adamın yüzündeki sineklere hızla indirdi. Onu yüzü yara bere içinde gören arkadaşları, “Hayrola, ne oldu sana böyle?” diye sorunca, avcı güldü: “Hayatta, akılsız dostun olacağına, akıllı düşmanın olsun,”dedi.

ATA SÖZÜ
Zurnada Peşrev Olmaz Ne Çıkarsa Bahtına

Kendini beğenmiş bir İstanbullu, Edirne’ de bir düğüne davet edilir. Düğün yemeğinden sonra hep birlikte bahçeye çıkılır. Oyun havaları eşliğinde bir süre eğlenildikten sonra, sıra istek parçalarına gelir. Onun konuk olduğunu bilen zurnacı yaklaşıp, “Çalmamızı arzu ettiğiniz herhangi bir parça var mı?” diye sorar. Zurnacıya küçümseyerek bakan İstanbullu, “Kala kala …

ATA SÖZÜ
Zorla Güzellik Olmaz

Poyraz ile Güneş, bir gün sıkı bir iddiaya girmişler. Poyraz, “Ben insanlara istediğimi yaptırırım,” demiş. “Hayır,” demiş Güneş, “asıl ben istediğimi yaptırırım.” O sırada, tarlasında çalışan bir adam görmüşler. Poyraz, “Var mısın” demiş Güneş’e, “adama üstündeki giysileri sen mi çıkartacaksın, ben mi? “Varım,” demiş Güneş, “Hadi, sen başla önce… Adama …

ATA SÖZÜ
Yerin Kulağı Var

Eskiden, çok eskiden Ege Bölgesi’nde Frigyalılar hüküm sürerken bugünkü Dinar kasabasında bir çocuk dünyaya gelir. Marsiyas adı verilen çocuk, küçük yaşta müziğe merak sarar. Frig havaları besteler, yurdunun doğa tanrısı Pan’a ilahiler yazar. Kamışa yedi delik açarak, bugün çaldığımız flüt, ney ve kavalın ilk örneğini icat eder. İcat etmekle kalmaz; …