Lafla Peynir Gemisi Yürümez

ATA SÖZÜ

İstanbul’da yaşayan Edirneli Aksi Yusuf, peynir işiyle uğraşırdı. Trakya’dan aldığı peynirlerin bir kısmını İstanbul’da satar, bir kısmını da deniz yolu ile İzmir’e gönderirdi. Eli sıkıydı. Taşımacıların paralarını geç ödemek için bin dereden su getirdiği için adı, Aksi Yusuf’a çıkmıştı. Onu tanıyan gemiciler, İzmir’e hareket etmeden önce, paralarının hiç değilse bir kısmını istedikleri zaman, “Hele peynirler sağ salim varsın, istediğin parayı
fazlasıyla alırsın,” diyordu. Peynirler yerine vardıktan sonra da, “Kaçmıyoruz ya, bugün yarın öderiz!” diye oyalıyordu. Onun bu huyunu bilen bir kaptan, işi baştan sıkı tutmaya karar verdi. Gemiye peynirleri yükledikten sonra Aksi Yusuf’un karşısına çıkıp, “Efendi, bana biraz ödeme yap; tayfalarıma para ödeyeceğim. Geminin kalkması için masrafım var,” dedi. Aksi Yusuf her zamanki gibi, “Hele peynirler sağ
salim varsın…” diye söze başlayınca, kaptan sözünü keserek, kararlı bir sesle, “Efendi, lafla peynir gemisi yürümez. Buna kömür lazım, yağ lazım. Parayı peşin ödemezsen Sarayburnu’nu bile dönmem!” dedi. Lafla peynir gemisi yürümez lafı, Aksi Yusuf’un o kadar hoşuna gitti ki, hemen çıkarıp ödedi parayı.

ATA SÖZÜ
Zurnada Peşrev Olmaz Ne Çıkarsa Bahtına

Kendini beğenmiş bir İstanbullu, Edirne’ de bir düğüne davet edilir. Düğün yemeğinden sonra hep birlikte bahçeye çıkılır. Oyun havaları eşliğinde bir süre eğlenildikten sonra, sıra istek parçalarına gelir. Onun konuk olduğunu bilen zurnacı yaklaşıp, “Çalmamızı arzu ettiğiniz herhangi bir parça var mı?” diye sorar. Zurnacıya küçümseyerek bakan İstanbullu, “Kala kala …

ATA SÖZÜ
Zorla Güzellik Olmaz

Poyraz ile Güneş, bir gün sıkı bir iddiaya girmişler. Poyraz, “Ben insanlara istediğimi yaptırırım,” demiş. “Hayır,” demiş Güneş, “asıl ben istediğimi yaptırırım.” O sırada, tarlasında çalışan bir adam görmüşler. Poyraz, “Var mısın” demiş Güneş’e, “adama üstündeki giysileri sen mi çıkartacaksın, ben mi? “Varım,” demiş Güneş, “Hadi, sen başla önce… Adama …

ATA SÖZÜ
Yerin Kulağı Var

Eskiden, çok eskiden Ege Bölgesi’nde Frigyalılar hüküm sürerken bugünkü Dinar kasabasında bir çocuk dünyaya gelir. Marsiyas adı verilen çocuk, küçük yaşta müziğe merak sarar. Frig havaları besteler, yurdunun doğa tanrısı Pan’a ilahiler yazar. Kamışa yedi delik açarak, bugün çaldığımız flüt, ney ve kavalın ilk örneğini icat eder. İcat etmekle kalmaz; …