Gün Doğmadan Neler Doğar

ATA SÖZÜ

Yoksul ve işsiz bir delikanlı İstanbul’a çalışmaya gelir. Arar, tarar, çalmadık kapı bırakmaz; iş bulamaz yine de. Bu arada elindeki para da tükenir. Memleketine geri dönmekten başka çaresi kalmadığını anlamıştır ama; dönüş bileti alacak parası da yoktur. Mezarlıklarda yatıp kalkmaya başlar. Bir gece, “Ne yapacağım ben,” diye kara kara düşünerek daldığı uykudan bir gürültüyle uyanır. Başını yavaşça kaldırıp baktığında, üç-beş mezar ötede, birkaç hırsızın çaldıkları altınları pay etmeye çalıştıklarını görür. Şaşkınlıkla toparlanmaya çalışırken, yerdeki kurumuş bir dal parçasının üstüne basar. Çıkan gürültü üzerine hırsızlar neye uğradıklarını şaşırıp, çil yavrusu gibi dağılırlar. Delikanlı, merakla hırsızların toplandığı yere gittiğinde gözlerine inanamaz. Ağzı açık bir torbanın içinde çil çil altınlar durmaktadır. Basıldıklarını sanan hırsızlar, çaldıkları her şeyi bırakıp kaçmışlardır. Eğilip, torbaya yakından bakan delikanlı, gördüğü altınlara ve yaşadıklarına inanamaz. Şaşkınlık içinde, kendi kendine, “Vay be,” der, “gün doğmadan neler doğarmış!”

ATA SÖZÜ
Zurnada Peşrev Olmaz Ne Çıkarsa Bahtına

Kendini beğenmiş bir İstanbullu, Edirne’ de bir düğüne davet edilir. Düğün yemeğinden sonra hep birlikte bahçeye çıkılır. Oyun havaları eşliğinde bir süre eğlenildikten sonra, sıra istek parçalarına gelir. Onun konuk olduğunu bilen zurnacı yaklaşıp, “Çalmamızı arzu ettiğiniz herhangi bir parça var mı?” diye sorar. Zurnacıya küçümseyerek bakan İstanbullu, “Kala kala …

ATA SÖZÜ
Zorla Güzellik Olmaz

Poyraz ile Güneş, bir gün sıkı bir iddiaya girmişler. Poyraz, “Ben insanlara istediğimi yaptırırım,” demiş. “Hayır,” demiş Güneş, “asıl ben istediğimi yaptırırım.” O sırada, tarlasında çalışan bir adam görmüşler. Poyraz, “Var mısın” demiş Güneş’e, “adama üstündeki giysileri sen mi çıkartacaksın, ben mi? “Varım,” demiş Güneş, “Hadi, sen başla önce… Adama …

ATA SÖZÜ
Yerin Kulağı Var

Eskiden, çok eskiden Ege Bölgesi’nde Frigyalılar hüküm sürerken bugünkü Dinar kasabasında bir çocuk dünyaya gelir. Marsiyas adı verilen çocuk, küçük yaşta müziğe merak sarar. Frig havaları besteler, yurdunun doğa tanrısı Pan’a ilahiler yazar. Kamışa yedi delik açarak, bugün çaldığımız flüt, ney ve kavalın ilk örneğini icat eder. İcat etmekle kalmaz; …