Gün Doğmadan Neler Doğar
- By : Acil Çözüm
- Category : ATA SÖZÜ
Yoksul ve işsiz bir delikanlı İstanbul’a çalışmaya gelir. Arar, tarar, çalmadık kapı bırakmaz; iş bulamaz yine de. Bu arada elindeki para da tükenir. Memleketine geri dönmekten başka çaresi kalmadığını anlamıştır ama; dönüş bileti alacak parası da yoktur. Mezarlıklarda yatıp kalkmaya başlar. Bir gece, “Ne yapacağım ben,” diye kara kara düşünerek daldığı uykudan bir gürültüyle uyanır. Başını yavaşça kaldırıp baktığında, üç-beş mezar ötede, birkaç hırsızın çaldıkları altınları pay etmeye çalıştıklarını görür. Şaşkınlıkla toparlanmaya çalışırken, yerdeki kurumuş bir dal parçasının üstüne basar. Çıkan gürültü üzerine hırsızlar neye uğradıklarını şaşırıp, çil yavrusu gibi dağılırlar. Delikanlı, merakla hırsızların toplandığı yere gittiğinde gözlerine inanamaz. Ağzı açık bir torbanın içinde çil çil altınlar durmaktadır. Basıldıklarını sanan hırsızlar, çaldıkları her şeyi bırakıp kaçmışlardır. Eğilip, torbaya yakından bakan delikanlı, gördüğü altınlara ve yaşadıklarına inanamaz. Şaşkınlık içinde, kendi kendine, “Vay be,” der, “gün doğmadan neler doğarmış!”