Az Tamah Çok Zarar Getirir
Etli bir kemik parçası gören köpek, kaptığı gibi kemiği, derenin öbür tarafında bulunan yavrusuna doğru koşmaya başlar.
Geçmek için dereyi tam adımını atmışken, bir de ne görsün? Suyun yüzünde, ağzında kemikle bir köpek daha durmuyor mu?
O heyecan içinde, suyun yüzünde görünen köpeğin kendisi olduğunu fark etmez hiç. “Dur, şunun ağzındaki kemiği de kapayım da tam ziyafet olsun,” diye düşünüp, atlar kendi yansımasının üstüne…
Atlamasıyla birlikte su bulanır, suyun yüzeyinde görünen köpek de kaybolur, kemik de… İkincisini kapayım derken, ağzındaki kemiği de suya düşürdüğünü anlayan köpek neye uğradığını şaşırır…
Suyun içinde oradan oraya zıplayarak hiç değilse ağzından düşürdüğü kemiği bulmaya çalışır. Oradan geçmekte olan yaşlı bir köpek görür onu. “Ne var, niye zıplayıp duruyorsun öyle?” diye sorar. Kemiğini kaybeden köpek öfke ve üzüntü içinde anlatır her şeyi. Onu dinleyen yaşlı köpek, kuyruğunu iki yana sallar: “Ah kardeş, ah!” der, “kimse sana az tamahın çok zarar getirdiğini söylemedi mi hiç?”