Az Olsun Temiz Olsun
Yükseklerde, dağların zirvelerinde karnını doyuracak bir şey bulamayan kartal aç kalır. Yiyecek bir şeyler bulmak için daha aşağılara, tepelerin eteklerine doğru iner. Keskin gözleriyle çevresini tararken, bakar ki bir karga konduğu dalda tüylerini parlatmaktadır. Onu aşağılarda, dağın eteklerinde gören karga çok şaşırır. Kanatlarını kaldırıp indirerek, selamlayıp, “Kartal kardeş, seni buralara hangi rüzgâr attı?” diye sorar. Kartal açıkça söyler niyetini: “Avlanmaya çıktım!” Sohbete başlarlar. Konuşma devam ederken kartalın aklına, öteden beri merek ettiği bir şey gelir. Kargaya, “Sen benden daha uzun yaşıyorsun?
Neden acaba?” diye sorar. “Neden olacak?” der karga. “Ben av peşinde kendimi tehlikeye atmam. Sense illa taze av diye oradan oraya koşarken perişan ediyorsun kendini. Hatta çoğu zaman kendin av oluyorsun.” Kartal düşünür: “Aslında haklısın,” der. Onun fikrini değiştirmeye hazır olduğunu gören karga, hemen önerisini yapar:
“Gel, sen de benim gibi yap; tazeydi bayattı diye titizlenme… Hem karnın doysun, hem de benim gibi uzun yaşa!” Kartalın karnı aç. Görünürde de av filan da yok. “Tamam,” der, “bir deneyelim.
“Kılavuzluk yapar karga, başlarlar kanat çırpmaya. Bir tepeyi aşınca kocaman bir leş görürler. Karga hemen çöker leşin başına, başlar didiklemeye. Onun, kopardığı et parçalarını arka arkaya yutmaya başlaması kartalın da iştahını kabartır.
Yaklaşıp leş parçasına, bir parça et de o koparır… Yutar yutmasına ama zar zor. Kötü kokan et parçası, aç olmasına rağmen bütün iştahını kapatır kartalın. Hemen geri çekilen kartal, leşi didiklemeye devam eden kargaya, “Ben vazgeçtim,” der, “leş yemektense varsın ömrüm daha az olsun… Az olsun, temiz olsun!”