ATA SÖZÜ

Sonradan zengin olma bir adam varmış. O güne kadar seve seve kullandığı yorganları beğenmemeye başlamış. Kimisine, “Bu uzun, ben uzun yorgan istemem,” demiş. Kimisine de, “Bu da kısa… Ben kısa yorgan da istemem,” demiş. Parası var ya, “En iyisi, ben yeni yorgan yaptırayım,” demiş.

Gitmiş, şehrin en iyi yorgancısına, anlatmış nasıl bir yorgan istediğini. Yorgancı kesmiş, biçmiş, doldurmuş, güzel bir yorgan dikmiş. Geldiği zaman, örtmüş üstüne adamın. Adam, sağa dönmüş, sola dönmüş yorganın altında, “Yok, bu kalın olmuş,” demiş. “Peki beyim,” demiş yorgancı, “incesini yapalım size!” Bir ay sonra ince yorganı üstüne örten adam, dudak bükmüş yine. “Ne desem bilmem ki?”

Tepesi atmış yorgancının, “Elimden gelen budur beyim” deyip nazikçe kovmuş adamı. Şehirde ne kadar yorgancı varsa hepsine yorgan diktirmiş adam; hiçbirini beğenmemiş. Yorgan beğenmez’e çıkmış adı. Derken yaşlı bir nine gelmiş adamın karısına, “Kızım,” demiş, “şehrin en ucunda, yaşlı bir yorgancı var; sen onunla konuş bir.

O, kocana göre bir yorgan diker.” Kadıncağız gitmiş yaşlı yorgancıya… Yalvar yakar anlatmış kocasının yorgan beğenmezliğini. Onu sessizce dinlemiş yaşlı yorgancı. Dikmekte olduğu yorgandan başını kaldırıp, “Merak etme kızım,” demiş,”istediğin yorganı, iki hafta sonra kendim getireceğim.” Dediği gibi… İki hafta sonra kapıya dikilmiş yaşlı yorgancı. Elinde yeni diktiği yorgan.

“Uzan beyim,” demiş Yorgan beğenmez’e. Yorgan beğenmez, yaşlı adamın elindeki yorgana bakmış bakmış, “O yorgan küçük,” demiş. “Sen yat hele,” demiş yorgancı, “küçük müçük değil.” Adam yatmış. Yorgancı örtmüş yorganı üstüne. Adam, dışarıda kalan ayak parmaklarını göstererek,
“Ben demedim mi sana,” deyince, Yorgancı, şalvarının içinde sakladığı sopasını çıkarıp, başlamış adamın dışarıda kalan parmaklarına vurmaya. Adam, ayaklarını hemen çekmiş içeri. Yaşlı yorgancı, “Hah şöyle,” demiş, “ağa da olsan, bey de olsan ayağını yorganına göre uzat!”

ATA SÖZÜ
Zurnada Peşrev Olmaz Ne Çıkarsa Bahtına

Kendini beğenmiş bir İstanbullu, Edirne’ de bir düğüne davet edilir. Düğün yemeğinden sonra hep birlikte bahçeye çıkılır. Oyun havaları eşliğinde bir süre eğlenildikten sonra, sıra istek parçalarına gelir. Onun konuk olduğunu bilen zurnacı yaklaşıp, “Çalmamızı arzu ettiğiniz herhangi bir parça var mı?” diye sorar. Zurnacıya küçümseyerek bakan İstanbullu, “Kala kala …

ATA SÖZÜ
Zorla Güzellik Olmaz

Poyraz ile Güneş, bir gün sıkı bir iddiaya girmişler. Poyraz, “Ben insanlara istediğimi yaptırırım,” demiş. “Hayır,” demiş Güneş, “asıl ben istediğimi yaptırırım.” O sırada, tarlasında çalışan bir adam görmüşler. Poyraz, “Var mısın” demiş Güneş’e, “adama üstündeki giysileri sen mi çıkartacaksın, ben mi? “Varım,” demiş Güneş, “Hadi, sen başla önce… Adama …

ATA SÖZÜ
Yerin Kulağı Var

Eskiden, çok eskiden Ege Bölgesi’nde Frigyalılar hüküm sürerken bugünkü Dinar kasabasında bir çocuk dünyaya gelir. Marsiyas adı verilen çocuk, küçük yaşta müziğe merak sarar. Frig havaları besteler, yurdunun doğa tanrısı Pan’a ilahiler yazar. Kamışa yedi delik açarak, bugün çaldığımız flüt, ney ve kavalın ilk örneğini icat eder. İcat etmekle kalmaz; …