Memleket Hikayeleri Kitap Özeti
- By : Acil Çözüm
- Category : 100 temel eser özetleri
REFİK HALİT KARAY
Yazarın özgeçmişi için bakınız sf.: 109 ESER HAKKINDA İlk defa 1919 yılında yayınlanan eserde, Refik Halil k.ıııfl konularını I. Dünya Savaşı yıllarında yakından gördüğü halk ve hayatından alan hikâyelere yer vermiştir. Anadolu şayan yerli tipleri o zamana kadar görülmemiş bir Anadolu, bu eserle ilk defa bütün gerçek varlığı dünyasıyla okuyucunun karşısına çıkar. Memleket Hikâyeleri çoğu, dünya dillerine çevrilmiş, tamamı Fransızcada yayınlmıştır.ÖZET Şeftali Bahçeleri Bir yaz günü, Akdeniz kıyılarındaki bir kasabanın tasvir edilir. Bu küçük Anadolu kasabasında, iklim çok yumdukgeçmekte, yaz günlerinde ise her yeri şeftali kokuları Akşam üzerileri, çoğu kasabaya yerleşmiş memurlar deniz eğlenmeye giderler. İçkiler, türlü eğlenceler, yiyecekler, bu akşamların vazgeçilmez alışkanlıkları olmuştur. Burası Aimdolu’nun Sadabad’ıdır. Sazlar çalınır, gazeller okunur, her tut İti keyif düşkünlüğü kol gezer. Bu kasabaya tayini çıkan buranın zevk ve sefasına alışmakta, buraya yerleşerek kameriyeli evler yaptırmaktadırlar. Devrin İstanbul’da eğlenceler, burada rahatlıkla yapılmaktadır. resmi işleri tamamıyla boşlamıştır. Bu kasabaya yeni bir yazı işleri müdürü tayin edilir. Atlı Agâh olan yeni yazı işleri müdürü, kasabaya geldiği ilk sözlere pek itibar etmemekte, Yahudi’nin onunla alay etlikti)]
düşünmektedir.Feridun, bu çaresizlik içinde ağlayarak evine gitmek Aylardan beri çektiği sıkıntılar, dertler içinde ölümü bir kurltılttf
gibi görmektedir. Fakat yine de şansını denemeye karar bir kuyumcu dükkânına girer. Ürkekçe fırçanın değerli olup madiğim sorar. Kuyumcu, “Beş para etmez!” diye geri verir. ( )yn< Feridun bu fırçayı hediye eden Yahudi için canını tehlikeyi atmıştır. On yıl önce, güvertede bir Yahudi eşyalarını istif . Tam o sırada demir kancadan kurtulan iri bir başına inecekken Feridun, hemen fırlayarak Yahudi’yi ölümden kurtarmıştır. Yahudi kendine geldikten sonra ona elindeki lıı.ı fırçalarından birini vererek çok değerli olduğunu söylemiFeridun, bu sözlere hiç kıymet vermemiş, fırçayı kullanmışın Fakat zamanla savaştan sonra yarı sakat, işsiz, beş parasız kalım ti İstanbul’a dönmüş, her şeyini satmak zorunda kalmış, bir gün Yahudi’nin bu sözünü hatırlayarak ümitlenmiştir. Fakat ümitleıl boşa çıkmıştır. Ahırkapı feneri arkalarına düşen yoksul mahalledeki karanlık ve bakımsız evlerine doğru annesinin yanına gider. Annesine durumu anlatır. Camdan İstanbul’daki zengin semtlere bakarken sinirlenen Feridun elindeki tıraş fırçasını sokağa fırlatır. İçinden Yahudi’ye kızmaktadır. Fakat garip bir şey olur. Sokakta parçalanan fırça parlamaya başlar. Koşarak dışarı çıkan Feridun gözlerim1 inanamaz; çünkü fırçanın içinden iki elmas parçası çıkmıştır. Sabah olunca tekrar kuyumcuya gider, elmasları gösterir. Kuyumcu, taşların çok değerli olduğunu söyler. Meğer Yahudi gümrükten mal kaçırmak için adi bir fırçanın içine çok değerli iki pırlanta koymuştur.