Yalancının Evi Yanmış Kimse İnanmamış

ATA SÖZÜ

Başkalarıyla dalga geçmeyi marifet sayan zevzek adamın biri, bir gece yarısı fırlar dışarı, avaz avaz bağırır: “Yangın vaar! Yangın var!”
Uykusundan fırlayan mahalleli, kendini dışarı atar hemen… Uykulu gözlerle herkes birbirine sorar: “Yangın nerede? Yangın nerede?” Bakarlar ki, yangın mangın yok. Zevzek adam dalga geçiyor onlarla. Söylene söylene dönerler yataklarına. Aradan biraz zaman geçer… Bir gece, avaz avaz bir ses, yine ayağa kaldırır ortalığı: “Yaaangın var! Yangın vaaar!” İnsanlar yataklarından fırlar yine, koşarlar sokağa…
Kısa zamanda anlaşılır yangının olmadığı. Zevzek adam dalga geçmiştir yine herkesle. Öfke içinde dönerler evlerine.
Bir süre daha geçer aradan… Yine bir gece yarısı, bir ses böler uykularını: “Yangın vaaarr! Yetişin komşular, ev yanıyooooor!” Herkes kulak kabartır sese, ama kimse kalkmaz yatağından. “Yine bizim zevzeğin işidir,” diye düşünüp yorganı çekerler üstlerine. Sabah kalktıklarında bir de ne görsünler? Herkesle dalga geçen adamın evi yanıp kül olmamış mı? Evin yanmasına üzülürler ama; bir yandan da, “Olacağı buydu,” derler. “Yalancının evi yanmış,
kimse inanmamış!”

ATA SÖZÜ
Zurnada Peşrev Olmaz Ne Çıkarsa Bahtına

Kendini beğenmiş bir İstanbullu, Edirne’ de bir düğüne davet edilir. Düğün yemeğinden sonra hep birlikte bahçeye çıkılır. Oyun havaları eşliğinde bir süre eğlenildikten sonra, sıra istek parçalarına gelir. Onun konuk olduğunu bilen zurnacı yaklaşıp, “Çalmamızı arzu ettiğiniz herhangi bir parça var mı?” diye sorar. Zurnacıya küçümseyerek bakan İstanbullu, “Kala kala …

ATA SÖZÜ
Zorla Güzellik Olmaz

Poyraz ile Güneş, bir gün sıkı bir iddiaya girmişler. Poyraz, “Ben insanlara istediğimi yaptırırım,” demiş. “Hayır,” demiş Güneş, “asıl ben istediğimi yaptırırım.” O sırada, tarlasında çalışan bir adam görmüşler. Poyraz, “Var mısın” demiş Güneş’e, “adama üstündeki giysileri sen mi çıkartacaksın, ben mi? “Varım,” demiş Güneş, “Hadi, sen başla önce… Adama …

ATA SÖZÜ
Yerin Kulağı Var

Eskiden, çok eskiden Ege Bölgesi’nde Frigyalılar hüküm sürerken bugünkü Dinar kasabasında bir çocuk dünyaya gelir. Marsiyas adı verilen çocuk, küçük yaşta müziğe merak sarar. Frig havaları besteler, yurdunun doğa tanrısı Pan’a ilahiler yazar. Kamışa yedi delik açarak, bugün çaldığımız flüt, ney ve kavalın ilk örneğini icat eder. İcat etmekle kalmaz; …