Öfkeyle Kalkan Zararla Oturur

ATA SÖZÜ

Adam, tavukları için güzel bir kümes yaptırmış, ama tilkiye karşı hiçbir önlem almamış. Bunu fark eden tilki de tavuklarını kapmaya başlamış bir bir.
Çok öfkelenmiş adam. “Hele bir yakalayayım… Hele bir yakalayayım… Gör bak sana neler edeceğim?” diye bağırıp çağırıyormuş ortalık yerde. Bir ihtiyar yaklaşmış yanma, “Evlat,” demiş, “bu kadar öfkelenecek yerde, kümesi koruma altına alsan daha iyi olmaz mı?” “Olmaz!” demiş adam. “Yakalayıp gününü göstereceğim o tilkiye!” Böyle geçmiş bütün kış… Pusular, tuzaklar derken sonunda bir yaz günü, yakalamış tilkiyi.
Öcünü almak için, bir bez parçasını gaza bulayıp kuyruğuna bağlamış tilkinin. Bezi ateşe verip bırakmış tilkiyi… Kuyruğu alev alan tilki, can havliyle kendini köyün dışına atıp tarlalara doğru koşmaya başlamış. Köyün bitimindeki ilk tarlalar da adamın değilmiymiş!
Tilki buğday tarlasına girince, bir anda tutuşmuş biçilmeye hazır buğdaylar. Adam, ne yapacağını bilmez durumda dövünmeye başlayınca, ona öğüt veren ihtiyar yaklaşmış yanına, “Evlat,” demiş, “böyledir bu işler… Öfkeyle kalkan zararla oturur.”

ATA SÖZÜ
Zurnada Peşrev Olmaz Ne Çıkarsa Bahtına

Kendini beğenmiş bir İstanbullu, Edirne’ de bir düğüne davet edilir. Düğün yemeğinden sonra hep birlikte bahçeye çıkılır. Oyun havaları eşliğinde bir süre eğlenildikten sonra, sıra istek parçalarına gelir. Onun konuk olduğunu bilen zurnacı yaklaşıp, “Çalmamızı arzu ettiğiniz herhangi bir parça var mı?” diye sorar. Zurnacıya küçümseyerek bakan İstanbullu, “Kala kala …

ATA SÖZÜ
Zorla Güzellik Olmaz

Poyraz ile Güneş, bir gün sıkı bir iddiaya girmişler. Poyraz, “Ben insanlara istediğimi yaptırırım,” demiş. “Hayır,” demiş Güneş, “asıl ben istediğimi yaptırırım.” O sırada, tarlasında çalışan bir adam görmüşler. Poyraz, “Var mısın” demiş Güneş’e, “adama üstündeki giysileri sen mi çıkartacaksın, ben mi? “Varım,” demiş Güneş, “Hadi, sen başla önce… Adama …

ATA SÖZÜ
Yerin Kulağı Var

Eskiden, çok eskiden Ege Bölgesi’nde Frigyalılar hüküm sürerken bugünkü Dinar kasabasında bir çocuk dünyaya gelir. Marsiyas adı verilen çocuk, küçük yaşta müziğe merak sarar. Frig havaları besteler, yurdunun doğa tanrısı Pan’a ilahiler yazar. Kamışa yedi delik açarak, bugün çaldığımız flüt, ney ve kavalın ilk örneğini icat eder. İcat etmekle kalmaz; …