Mekke Nerede?

NEREDE
1

mekke-neredeMekke Nerede?

Mekke (Arapça:مكة), Suudi Arabistan’da Mekke Bölgesi’nin yönetim merkezi olan şehir.

Mekke, Arap Yarımadası’nın batısında bulunan eski Hicaz bölgesinde ve Kızıldeniz’in doğusunda yer alır. İslam dinininde önemli yeri olan kutsal bir şehirdir. Zira İslam dininin peygamberi Muhammed burada doğmuş, kutsal kitabı Kur’an burada indirilmeye başlanmış ve Beytullah denilen Kabe de yine bu şehirde yer almaktadır. Kur’an’da ‘şehirlerin anası’ (ummu’l kur’a) sıfatıyla anılır. Günümüzde ise her yıl milyonlarca müslümanın ziyaret ettiği kent Riyad ve Cidde’den sonra ülkenin 3. büyük kentidir.

Konu başlıkları
1 Geçmişi
1.1 İsminin kaynağı
1.2 İslam kaynaklarında Mekke
1.3 Halifeler devri
1.4 Emeviler devri
1.5 Abbasiler devri
1.6 Osmanlı devri ve sonrası
2 Konum
3 Nüfus ve idari yapı
4 Coğrafi yapı ve iklim
5 Ekonomi
6 Ulaşım
7 Önemli yerler
8 Galeri
9 Ayrıca
10 Dışbağlantılar
11 Kaynaklar

Mekke’nin Geçmişi:

Mekke’nin bilinen en eski ismi Bekke’dir. Bazı kaynaklar Mekke’nin, hem şehir hem de Kabe’yi karşılayan bir isim olduğunu belirtirken, diğer bazı kaynaklar da Mekke’nin, Harem’in tamamını kapsayan kısmına dendiğini; Bekke’nin ise bu mescidin ayrı bir ismi olduğunu belirtmişlerdir.[1][2] Dilbilimciler ise Mekke ile Bekke’nin aynı şeyi ifade ettiğini kabul etmektedirler.[3] Mekke ve Bekke, Babil dili’nde ‘ev’ anlamında olup, Amelikalılar tarafından bu yerin ismi olarak kullanılmıştır. Batlamyus ise Mekke’ye Macorabba demiştir.

İslam kaynaklarında Mekke[değiştir | kaynağı değiştir]
Günümüzde Kabe modern binalarla çevrelenmiştir
Mekke şehri, geçmişi MÖ 2000’li yıllara kadar uzanan eski bir şehirdir. Her ne kadar kutsallığının peygamber Muhammed’in burada doğmuş olmasından kaynaklandığı sanılsa da asıl kutsallığı İbrahim peygambere dayanmaktadır. İslam kaynaklarına göre, İbrahim’in ikinci eşi Hacer’den İsmail adında bir erkek çocuğu dünyaya gelir. Fakat ilk eşi Sare bu durumu kabullenemez ve Hacer ile İsmail’i yanından uzaklaştırmasını ister. İbrahim ikisini alarak Allah’ın kendisine bildirmesiyle bugün Mekke’nin bulunduğu alana getirir. Onları buraya bırakır ve geri döner. Çorak ve ıssız bir vadide yalnız kalan anne ve oğlu buraya yerleşir. Zamanla ticaret için bu bölgeden geçen Arap kabilesi Cürhümiler, Hacer’in açtığı Zemzem adı verilen su kaynağının yaşanılır hale getirdiği bu yere yerleşerek şehrin ilk sakinleri olurlar. İbrahim daha sonra tekrar buraya gelir ve Allah’ın bildirmesiyle oğlu İsmaille Kabe’yi inşa eder. Bu zamandan itibaren Kabe bir hac yeri olarak belirlenir ve İbrahim peygambere inananlarla Arap kabilelerin ibadet merkezi olur.

Yüzyıllarca bir hac merkezi olarak kalan Mekke zamanla büyüdü ve Arap Yarımadası’nın önemli bir ticaret şehri haline geldi. İsmailin soyundan gelen ve şehrin en soylu ailesi olan Kureyşoğulları’na mensub olan Muhammed 571’de burada doğmuştur. İslam dinine göre 40 yaşına kadar burada yaşadıktan sonra Mekke yakınlarındaki Hira mağarası’nda Kur’an kendisine indirilmeye başlanmış ve en son İlahi dini bu şehirde açıklamıştır. Yeni dini kabul etmeyen Mekkelilerle ve özellikle şehrin ileri gelenleri ile büyük mücadelelerde bulunmuş, Mekke’de yaşam imkanı kalmayınca da Medine şehrine göç etmiştir. (Bknz: Hicret)

Uzun yıllar Medine’de yaşadıktan sonra, artık güçlenen Müslümanlarla tekrar buraya gelmiş, 630 yılında ise şehri savaşmadan almıştır. Burada hac ibadetini yerine getirmiş, veda haccını okumuş, Mekke’de kalmayarak aynı yıl Medine’ye dönmüştür. (Bknz: Mekke’nin fethi)

Mekke’de Halifeler Devri:
Mekke, halifeler dönemi’nde siyasi yönden sakin bir devir yaşadı. Bu dönemde su baskınlarına uğrayan Kabe için halifeler Ömer ve Osman zamanında çalışmalar yapılarak şehrin yüksek kesimlerine setler inşa edildi.

Emeviler Devri:
Emeviler devrinde şehrin imarına hız verilmiştir. Bu dönemde selleri kontrol altına alıp yönünü değiştirmek için büyük kanallar kazılmıştı. Ayrıca, halife Ömer tarafından başlatılıp I. Velid zamanına kadar devam eden istimlaklar ile Kabe’nin çevresindeki saha büyütüldü. Muaviye, kuyular açtırıp suların toplanması için bentler yaptırmış, kurduğu sulama sistemi ile tarıma elverişli sahalar oluşturmaya çalışmıştı.

Yine Emeviler devrinin I. Velid zamanında Mescid-i Haram’ın projesi hazırlandı. Bu proje için Suriye ve Mısır’dan mimarlar getirtilerek günümüzde dünyanın en büyük camisinin inşasına başlandı.

Mekke, Emevîler zamanında bazı siyasi olaylar nedeniyle saldırılara uğramıştır. Yezid’in haksız bir şekilde halifeliğe getirilmesini kabul etmeyen Abdullah ibn Zübeyr mücadelesini Mekke’den yürütüyordu. Bu durum, Suriye ordusunun Hicaz’a gönderilmesine ve Mekke’nin kuşatma altına alınmasına sebep olmuştu. Abdullah İbn Zübeyr bu orduyu mağlup etmiş ve komutanlarının çoğunu da esir almıştı. Daha sonra Mekke’yi tekrar kuşatan Yezid’in ordusu, onun ölüm haberi üzerine kuşatmayı kaldırmıştı.

Mekke’de halifeliğini ilan eden Zübeyr’e Hicaz bölgesinin tamamı, Irak ve Horasan bölgeleri de biat etmişlerdi. Abdülmelik bin Mervan, Emevîler’in yönetimini eline aldıktan hemen sonra, Haccac komutasında bir orduyu Mekke üzerine gönderdi. Zalimiğiyle bilinen Haccac’ın kuşatmasına altı ay direnen Mekke, Abdullah bin Zübeyr’in ölümüyle düşmüştür.

747’de Yemen’den gelen Hariciler Mekke’yi işgal etmişler; 750’deki Abbasî darbesi ile Mekke hilâfet ile birlikte Abbasîler’in eline geçmişti.

Abbasiler Devri:
Abbasiler döneminde (750-961) Mekke’nin idaresi hanedana mensup kimselerin elinde kalmıştır. Harun Reşid, Mekke için büyük harcamalar yapmıştı. Ayrıca onun dokuz defa Hac maksadıyla Mekke’ye gitmiş olduğu bilinmektedir. Me’mun devrine gelindiğinde, ortaya çıkan mecburiyet neticesinde, Mekke’nin idaresi Halife Ali soyuna devredildi. Me’mun’un ölümünden sonra Abbasîlerin çöküşü başlamış ve ülke bir anarşi ortamına sürüklenmişti. Otoriteden yoksun kalan kutsal topraklar sık sık kanlı çatışmalara sahne oldu.

Karmatîler fırkasının terör havası estirdiği dönemde Mekke zorlu günler yaşadı. 916 yılından sonra Hac kervanlarının yolunu kapayan Karmatiler, Mekke’ye düzenledikleri bir baskında çok sayıda insanı katlettiler ve Hacerü’l-Esved’i sökerek Bahreyn’e götürdüler (M. 930). Sünnî İslam’a karşı açtıkları savaşın başarısızlıkla neticeleneceğini gören Karmatîler, Haceru’l-Esved’i geri getirdiler.

Mısır’da Fatimîler devletinin kurulmasından sonra, halife Ali soyundan gelenlerin Hicaz bölgesindeki etkinlikleri arttı. Bu dönemden sonra Mekke idaresi, şerif olarak adlandırılan Ali’nin oğlu Hasan soyundan gelen kimselerin elinde kaldı. Şerifliğin kurulması ile Mekke, nisbeten bağımsız bir hayat yaşamaya başlamıştı. 994-1039 yılları arasında şeriflik makamında bulunan Ebu’l-Futuh bir halife gibi hareket etmeye başlamıştı. Şeriflerin idaresinde Mekke önemli bir ilerleme göstererek Medine’yi geride bırakmıştır. Bu arada Fatimîlerin ve Yemen meliklerinin Mekke’ye baskı yaptıkları görülmektedir.

Osmanlı Devri ve Sonrası:
İlk Suudi devleti
Mısır’ın 1517’de Yavuz Sultan Selim tarafından ele geçirilmesinden sonra Hicaz bölgesi Osmanlı hakimiyetine girdi. Osmanlılar, şehrin kutsiyetine ve şeriflerin halife Ali soyuna dayanmasından kentin idaresinde bir değişiklik yapmadılar ve kent şeriflerce yönetilmeye devam etti. Onlar, bu dönemde sahip oldukları toprakları Mekke merkez olmak üzere, kuzeyde Hayber’e, Güneyde Hali’ye, doğuda ise Necd bölgesine kadar genişletmişlerdi. Osmanlı hakimiyeti döneminde Mekke, manevi bakımdan sahip olduğu merkezîlik konumundan dolayı sürekli hizmet ve saygı görmüştür. Buğday ihtiyacının karşılanması için Mısır sürekli bir kaynak kabul edilmişti. Ayrıca bilim kurumları ve dini binalar için büyük harcamalar yapıldı.

IV. Murad zamanında hacda çıkardıkları karışıklıklar sebebiyle Şiiler’in hacca gelmeleri yasaklanmıştı. Bu durum Sünni-Şii çatışmalarının Mekke’ye kadar bir yaygınlık kazanması neticesini doğurdu. Ancak, Osmanlı valisinin bu emri uygulama isteğine karşılık, Mekke şeriflerinin bu uygulamalara yanaşmak istemedikleri görülmektedir. Mekke, Vahhabiler’in ortaya çıkışlarına kadar, Zâvi Zayd, Zâvi Berekât ve Zâvi Mesud gibi şeriflerin bitmeyen mücadelelerine sahne oldu.

Necd bölgesinde güçlenen Vahhabiler, 1800’lerden sonra Mekke’yi sıkıştırmaya başlamışlardı. Vahhabiler ilk önce Taif’e saldırmışlardı. Osmanlı valisi Galip Efendi, Vahhabi tehlikesini yok etmek için çareler aradıysa da bunda başarılı olamadı. 1803’de, Emir Mesud komutasındaki Vahhabiler Mekke’yi ele geçirdiler. Medine’de yaptıkları gibi, itikadi yapılarından kaynaklanan bir takım aşırılıklara giriştiler. Galip Efendi, Cidde’ye doğru çekilmek zorunda kaldı. Cidde’de toparlanan Galip Efendi tekrar Mekke’yi geri almaya muvaffak oldu. Ancak, Vahhabiler’in hâkimiyetini tanımak zorunda kalmıştı.

Hicazdaki Osmanlı hâkimiyetini yeniden tesis etmek isteyen II. Mahmud, Mısır valisi Mehmet Ali Paşa’yı bu işle görevlendirdi (1811).

1813 yılında Cidde’ye çıkan Mehmed Ali, Galip Efendi’nin de kendisine yardım etmesi sonucunda Mekke’yi kolayca ele geçirdi. Vahhabiler direnemeyeceklerini anladıklarından şehri boşaltıp gitmişlerdi. Mehmed Ali Paşa, Galip Efendi’nin görevine son vererek yeğeni Yahya bin Sarur’u şerif atadı. Bundan sonra Mehmet Ali’nin şeriflerin işlerine sürekli müdahalede bulunduğu görülmektedir. Şeriflik için yapılan mücadeleler, İstanbul’un da bu işle doğrudan ilgilenmesine yol açmıştı.

1869’da Süveyş kanalı’nın açılması ile İstanbul’un Hicaz bölgesi’yle doğrudan teması mümkün olmuştu. Şerif Hüseyin Osmanlıların, gereksiz bir şekilde Birinci Dünya Savaşı’na katılmasının peşinden İngilizlerle işbirliğine girerek Mekke’de bağımsızlığını ilan etti. Şerif Hüseyin daha sonra kendisini halife ilan etmişti. Ancak buna kimse iltifat etmemişti. İngilizlerin, menfaatleri gereği, Hüseyin’i terkedip Abdulaziz bin Suud’a destek vermeleri sonucu Hüseyin yalnız kaldı. Onun 1924’de vefatı üzerine yerine geçen oğlu Melik Hüseyin, tutunamayarak önce Akabe’ye, oradan da Kıbrıs’a kaçtı. Mekke’yi rahat bir şekilde ele geçiren İbn Suud, 1926’da Hicaz kralı ilan edildi. Peşinden de Necid ve diğer bölgeler de buna dahil edildi.

NEREDE
65
Assos Nerede?

Assos Nerede? Tarihi kenti, yıllara meydan okuyan antik tiyatrosu, lezzetli zeytin yağı, dağ kekiği, masmavi denizi, Kazdağları’ndan gelen bol oksijenli havası, gün batımı keyfi, karşısında Midilli Adası… Assos’un günümüzde tatilcileri cezbeden, tatil planlarında daha önce gidilmemişse tercihte ilk sıralara koydukları, bir gidenin her fırsatta tekrar gitmek istemesine neden olan birçok …

NEREDE
59
Kartepe Nerede?

Kartepe Nerede? Kocaeli’nin güneydoğusundaki, Kocaeli ve Sapanca çevresinin en yüksek tepesi olan Kartepe 1150 metre ile 1640 metre rakımları arasında bulunuyor. İstanbul’a yaklaşık 125 km. uzaklıktaki tepe Sapanca Gölü ile İzmit Körfezi’ne hakim bir nokta. Sapanca Gölü ve çevresi kadar bilinmese de ziyaretçisi hiç eksik olmuyor. İstanbul, Kocaeli çevresinde ikamet …

NEREDE
63
Amasra Nerede?

Amasra Nerede? Amasra, Batı Karadeniz bölgesinde Bartın iline bağlı küçük ve şirin bir sahil kasabasıdır. Denize doğru uzanmış bir burun, burnun iki yanında korunaklı birer liman görevi gören iki koy ve ana karaya bağlı ve bağımsız adaları ile eşsiz bir görsel güzelliğe de sahip olan Amasra hem 3000 yıllık tarihi, …