Kemal Bilbaşar (Cemo) Kitap Özeti
- By : Acil Çözüm
- Category : 100 temel eser özetleri
Kemal Bilbaşar 1910-1983 yılları arasında yaşamıştır. Edirne Öğretmen Okulu’nu ve Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü’nü bitirdikten sonra öğretmen olarak çalışmıştır. 1961 yılından itibaren öğretmenlik mesleğinden ayrılarak yazı hayatına yoğunlaşmıştır. 1937’de ilk hikâyesini yazmıştır. Eserlerinin konularını daha ziyade Batı Anadolu hayatından almaktadır. Taşra hayatındaki gelenek ve görenekler, değerler, sosyal hayat yerel bir üslupla eserlerinde kendini gösterir. Refik Halit’le başlayan memleket hikâyeciliğini hicivci bir dille devam ettirmiştir.
ESER HAKKINDA
Kemal Bilbaşar’ın üçüncü romanı olan Cemo, konusunu Doğu Anadolu bölgesindeki hayattan almaktadır. Yer yer destan havası hissedilen roman, bir kitle hikâyesini anlatmaktadır. Doğu anadolu’daki ağalık sistemi, etnik gruplar, siyasi gelişmeler ve kadın erkek ilişkileri yerel bir üslupla ortaya konmuştur. Romanda halk dili romanın akıcılığını ve gerçekçiliğini artırması bakımından önemli bir yer tutar.
ÖZET
Değirmenci Cano, bulunduğu yerin beyinin en iyi çalışanlarındandır. Bey, ona çok güvenmekte, özel işlerini ona yaptırmaktadır. Bey, bir başka beyin kızı Kevi’ye gönül vermiştir. fakat Kevi’yi babası daha zengin bir başka beye satmıştır. Birkaç gün sonra Kevi gelin gidecektir. Cano’nun beyi bunu kabul edemez ve yardımcısı Cano’yu gelinin götürüleceği gün gelini kaçırıp kendisine getirmekle görevlendirir. Cano günü gelince kevi’yi kaçırır. Fakat dağda ona âşık olur. Kevi de ona karşılık verince üç sene beyden ve Kevi’nin babası olan beyden ve Cano’nun beyinden kaçarak yaşamaya çalışırlar. Bu arada bir de kızları olur: Cemo. Üç sene geçtikten sonra beyler peşlerini bırakır. Kendi dertlerine düşmüşlerdir. Sarı saçlı, mavi gözlü paşa (Atatürk) ağalık sistemine son vermiş, bu yüzden bey ve ağalar menfaatleri için yol aramaya başlamışlardır. Cano, Şeyh Mahmut adındaki beyin yanma sığınır. Karısını onlara emanet eder. Kansı Kevi ikinci çocuğuna hamiledir. Cano’nun askere gitmesi gerekmektedir. Nitekim askere gider. Parlak bir askerlik sürecinden sonra Şeyh Mahmut’un yanına döner. Bir miktar parası da vardır artık. Hayaller kurar. Fakat evine geldiğinde kötü bir sürpriz onu beklemektedir. Karısı ikinci çotuklarını doğurmak için uzaklaşmış, ondan bir daha haber alınamamıştır. Öldüğü kesinleşmiştir. Cano âdeta yıkılır. Kızı Cemo’yu
alarak değirmene gider. Değirmenciliğe başlar. Tüm sevgisini ona verir. Onu iyi yetiştirmek için çırpınır. Cemo, çelik gibi kuvvetli, çok güzel bir kız hâline gelir. Etraftaki tüm zenginler
onu istemektedir. Fakat Cano, kızının gönlünü yapacak kişiye kızını verecektir. Gözü parada değildir. Bu arada, Sorikoğlu da Cemo’ya musallat olur, onu almak ister. Kızını Sorikoğlu’na
vermek istemez. Bir süre sonra Şeyh Mahmut’un şehirde avukat olan oğlu köyü başka bir ağaya satmaya karar verir. Sorikoğlu köye talip olur. Cano bunu hiç istememektedir. Sorikoğlu her kötülüğü yapacaktır çünkü… Bir gün, Sorikoğlu, Cemo’yu kaçırmaya çalışır. Cemo direnir, Sorikoğlu kaçıramaz. Cano, kızına çok iyi dövüş öğretmiştir. Karar verir. Karlar yağmaya başladığında dövüşte başarılı olan kişiye kızını verecektir. Köyün delikanlıları o günü bekler. Memo, ailesi Şeyh Sait tarafından öldürülmüş biridir. Dayısı onu yetiştirmiş ve çancılık sanatını öğretmiştir. Memo, bir gün şah kızı olan Senem’i görür. Aşık olur. Şahtan ister. Fakat bey olmadığı için şah onu kovar ve bir de tutuklatır. Askere alınır. Diyarbakır’a askerliği çıkar. Senem’i göremeyeceği için çok üzgündür. Memo, önceleri Zaza olduğunu sanan bir komutandan sürekli dayak yer. Daha sonra bir başka komutan gelir ve ona çok yakınlık gösterir. Askerden döndüğünde Senem’in evlendiğini
duyar, dünyası yıkılır. Yengesi sürekli onu evlendirmeye çalışır. Memo hiç bir kıza yüz vermez. Memo, bir iş sırasında Cemo ile karşılaşır. Bu yabani kıza hayran kalır. Babasından ister. İlk defa Cemo da razı olunca Cano büyük bir mutlulukla kızını verir. Memo, karısını alarak dayısının evine götürür. Yengesi kendi istediği kızları almadığı için çok kızar ve evi terk eder. Cemo, bu yaşayışa çok zor alışır. Ev işi hiç bilmemektedir. Köydeki kadınlarla da sürekli kavga eder. Bu arada Cano’nun başı sıkışmıştır. Onun kaldığı yerleri Sorikoğlu en sonunda satın almıştır. Köyün ağası olacaktır. Kızını vermediği için de Cano’ya eziyet edecektir. Cano, damadından yardım ister. Memo, köyde etrafına bir grup toplar. Komutanı sayesinde devlet onlara tapulu arsalar verir. Bu grupla oraya göç ederler. Arsaları birlikte işleyerek hiçbir ağaya vergi vermeyeceklerdir. Önce her şey yolunda gider. Fakat Sorikoğlu onlara yapmadığını bırakmaz. Bir gün, Memo, karısı hamile olduğundan çan satmaya gider. Yolda ona Sorikoğlu pusu kurdurmuştur. Kurtulur; fakat herkes onun öldüğünü sanmaktadır. Bu arada eski sevdiği ile karşılaşır. Onu kuma olarak alır ve onun oymağının beyi olur. Fakat aklı Cemo’dadır. Bir süre sonra köyüne geri döner. Köyde her şey darmadağın olmuş, devletin verdiği araziler Sorikoğlu tarafından yakılmıştır. Pek çok köylü öldürülmüştür. herkes çok zor durumdadır. Sorikoğlu Cemo’yu da kaçırmak işitilen onun hamile olduğunu öğrenmiş ve karnına vurmuştur. Cemo hastanededir. Memo hastaneye koşar. Fakat karısının çocuğunu kaybettiğini ve kaymakam vekiline götürüldüğünü öğrenir. Bu işin altında Sorikoğlu’nun olduğunu düşünür. Köye gider ve Sorikoğlu’nun kaymakam vekili ile evinde şölen hazırlandığını, Cemo’yu da oynatacağını duyar. Sorikoğlu’nun evini basar ve Cemo’yu kurtarır. Ağayı (Sorikoğlu) da öldürür ve evi bakar. Sonra kayınpederi Cano, karısı Cemo ile bey olduğu dersim’e doğru yola çıkarlar.