Başa Gelmeyince Bilinmez

ATA SÖZÜ

Bir adamın koyun sürüsü varmış. Sürüyü otlatmak
için her gün dağ bayır dolaşmaktan bıkmış
usanmış… Gidip gelirken önünden geçtiği denizin
dümdüz, sakinliği ilgisini çekmiş.
“Ben en iyisi deniz üstünde ticaret yapayım,”
demiş.
Satmış koyunlarını, köyünde bolca yetişen fasulyeleri
çuvallayıp, atlamış bir gemiye, yola çıkmış.
Birinci gün her şey yolunda gitmiş… Ama ikinci
gün bir fırtına patlamasın mı? O sessiz durgun
deniz, canavar kesilmiş bir anda. Koca koca dalgalar,
gemiyi fındık kabuğu gibi sallamaya başlamış.
Adamcağız bakmış olacak gibi değil, fasulye
çuvallarını bırakıp atlamış denize, bir tahtaya
tutunup, canını zor kurtarmış. Dönmüş köyüne,
yine eski işini yapmaya başlamış.
Bir gün yine sürüsüyle giderken, bir delikanlının
hayran hayran denize baktığını görünce hemen
koşmuş ona,
“Sakın ha,” demiş. “Aldanma, denizin böyle
sessiz sakin durduğuna… Ne canavardır o, sen
bilmezsin!”

Delikanlı gülmüş,
“Neresi canavar canım,” demiş, “siz de amma abartıyorsunuz.
Uslu uslu duruyor işte!”
Adam, başını sallamış,
“Ah, ah,” demiş, “başa gelmeyince bilinmez!”

ATA SÖZÜ
Zurnada Peşrev Olmaz Ne Çıkarsa Bahtına

Kendini beğenmiş bir İstanbullu, Edirne’ de bir düğüne davet edilir. Düğün yemeğinden sonra hep birlikte bahçeye çıkılır. Oyun havaları eşliğinde bir süre eğlenildikten sonra, sıra istek parçalarına gelir. Onun konuk olduğunu bilen zurnacı yaklaşıp, “Çalmamızı arzu ettiğiniz herhangi bir parça var mı?” diye sorar. Zurnacıya küçümseyerek bakan İstanbullu, “Kala kala …

ATA SÖZÜ
Zorla Güzellik Olmaz

Poyraz ile Güneş, bir gün sıkı bir iddiaya girmişler. Poyraz, “Ben insanlara istediğimi yaptırırım,” demiş. “Hayır,” demiş Güneş, “asıl ben istediğimi yaptırırım.” O sırada, tarlasında çalışan bir adam görmüşler. Poyraz, “Var mısın” demiş Güneş’e, “adama üstündeki giysileri sen mi çıkartacaksın, ben mi? “Varım,” demiş Güneş, “Hadi, sen başla önce… Adama …

ATA SÖZÜ
Yerin Kulağı Var

Eskiden, çok eskiden Ege Bölgesi’nde Frigyalılar hüküm sürerken bugünkü Dinar kasabasında bir çocuk dünyaya gelir. Marsiyas adı verilen çocuk, küçük yaşta müziğe merak sarar. Frig havaları besteler, yurdunun doğa tanrısı Pan’a ilahiler yazar. Kamışa yedi delik açarak, bugün çaldığımız flüt, ney ve kavalın ilk örneğini icat eder. İcat etmekle kalmaz; …