ATA SÖZÜ

Ali Dayı’nın beş dönüm büyüklüğünde bir bağı vardı… Üç de oğlu. Gün geldi, yaşlandı Ali Dayı. Bağını üç oğlu arasında paylaştırdı. Artık uzun yol yürüyemediğinden çok sevdiği bağını gidip göremeyeceği için üzgündü. Bir avuntusu vardı yine de: Bağı göremeyecekti, ama oğulları bağın üzümlerinden getirirlerdi ona. Öyle umuyordu.

Üzüm mevsimi geldi geçti; kimse Ali Dayı’ya bir salkım üzüm getirmedi. Ali Dayı çok üzüldü bu duruma. Karşılaştıklarında büyük oğluna söyledi bu üzüntüsünü. Büyük oğlan hiç üstüne alınmadı. “Ya, getirmedi mi ötekiler?” dedi, “bilseydim ben getirirdim.” İkinci yıl yine üzüm görmeyince, bu kez ortanca oğluna yakındı Ali Dayı: “Üzüm mevsimi geçti gidiyor, bir salkım üzüm getirmediniz bana,” dedi. Ortanca oğlan da abisi gibi cevap verdi:

“Yaa! Abim ya da kardeşim getirmiştir sanıyordum. Ayıp etmişler,” deyip çıktı işin içinden.
Üçüncü yılda bağdan üzüm yiyemeyen Ali Dayı, bu kez küçük oğluna, “Üzümleri ne yapıyorsunuz oğlum?” diye sordu, “Eve getirmiyorsunuz hiç!”

“Sepetlere doldurup pazara götürüyoruz baba!” dedi küçük oğlu. “İyi ya,” dedi Ali Dayı, “bir salkım da bana getirseydiniz ya!” Küçük oğlan da çok şaşırmış gibi yaptı: “Ahilerim getirmedi mi baba?! Çok ayıp etmişler doğrusu!” Ali Dayı, baktı oğullarından hayır yok; yüzünü kızartıp komşusuna
söyledi. Bir salkım üzüm istedi komşusundan. Komşusu bağ dönüşü, ona, üzüm dolu bir sepet uzatırken, “Ya, demek öyle,” dedi, “sen onlara bir bağ bağışladın, onlar sana bir salkım üzüm vermediler ha!”

ATA SÖZÜ
Zurnada Peşrev Olmaz Ne Çıkarsa Bahtına

Kendini beğenmiş bir İstanbullu, Edirne’ de bir düğüne davet edilir. Düğün yemeğinden sonra hep birlikte bahçeye çıkılır. Oyun havaları eşliğinde bir süre eğlenildikten sonra, sıra istek parçalarına gelir. Onun konuk olduğunu bilen zurnacı yaklaşıp, “Çalmamızı arzu ettiğiniz herhangi bir parça var mı?” diye sorar. Zurnacıya küçümseyerek bakan İstanbullu, “Kala kala …

ATA SÖZÜ
Zorla Güzellik Olmaz

Poyraz ile Güneş, bir gün sıkı bir iddiaya girmişler. Poyraz, “Ben insanlara istediğimi yaptırırım,” demiş. “Hayır,” demiş Güneş, “asıl ben istediğimi yaptırırım.” O sırada, tarlasında çalışan bir adam görmüşler. Poyraz, “Var mısın” demiş Güneş’e, “adama üstündeki giysileri sen mi çıkartacaksın, ben mi? “Varım,” demiş Güneş, “Hadi, sen başla önce… Adama …

ATA SÖZÜ
Yerin Kulağı Var

Eskiden, çok eskiden Ege Bölgesi’nde Frigyalılar hüküm sürerken bugünkü Dinar kasabasında bir çocuk dünyaya gelir. Marsiyas adı verilen çocuk, küçük yaşta müziğe merak sarar. Frig havaları besteler, yurdunun doğa tanrısı Pan’a ilahiler yazar. Kamışa yedi delik açarak, bugün çaldığımız flüt, ney ve kavalın ilk örneğini icat eder. İcat etmekle kalmaz; …