Az Kullanılmış Duyularımız
- By : Acil Çözüm
- Category : Beyninizi Canlı Tutun
Beş duyumuz, beynin dış dünyayla tüm bağlantısını sağlayan
ana kapılardır. Bizler birincil olarak görme ve işitme duyularımıza
güveniriz çünkü onlar bize çevremiz hakkında
çok fazla şey anlatır. Diğer duyularımıza -koklama, tatma
ve dokunma- daha az başvururuz. Bunu daha iyi anlamak
için gözlerinizi kapayın ve oda boyunca yürümeye çalışın.
Etrafınızdaki dünya radikal şekilde değişir. Fiziksel çevrenin
sesleri, kokuları ve uzamsal anıları bilincinize sıçrar. Görme
duyusunun yok olmasıyla birlikte dokunma duyusu birdenbire
en üst noktaya çıkar. Bildik bir çevrede dolaşmak bile
gerçek bir mücadeleye dönüşür ve beyniniz tetikte olma
durumuna geçer. Beyin, görsel verilere dayanan kocaman bir yolak ağına
sahiptir. Çok sayıda gündelik deneyimin görme duyusuna
dayanmasının nedeni budur. Dergilerde, televizyonda ve
billboard reklamlarında işletmeler satın alma kararım teşvik
etmek için görsel çağrışımlar kullanırlar. Plastik paketlere
konmuş kokusuz ürünler, her geçen gün dünyaya egemen
olmaktadır. Dokunma ve koklama gibi diğer duyularımızın
çaba göstermesini gerektiren durumlar -farkında olduğumuzdan
çok daha fazla oranda— seyrelmiştir.
Kokuyu temel alan veri ve ilişkilendirmeler, eskiden
çok daha fazla önem taşıyordu. Keskin koku almak, hayatta
kalmak için olmazsa olmaz bir nitelikti. Amerikan yerlileri,
kokularından hayvanların izini sürebiliyordu; çiftçiler, hava
durumunda bir değişiklik olacağım
koklayarak anlayabiliyordu; koku,
yiyeceklerin güvenli bir şekilde
yenebileceğinden emin olmak adına
önemliydi; doktorlar bile hastalıkları
teşhis etmek için koklama duyularım
kullanırdı. Bugün ise parfüm
yapmak gibi çok özel görevleriniz
olmadıkça, aromalar genellikle maske
işlevi görür (deodorant ve parfüm
kullanmamızın nedeni budur).